ALLAH’IN DAVETCİLERİ:
YA ALLAH’IN ALLAH’A DAVET EDEN DAVETÇİLERİNİN (Peygamberler,Kavim
Resulleri,Mürşid’ler ve Allah’ın yolunda olan Mü’minlerin) “YAŞARKEN RUH’EN
ALLAH’A ULAŞMAYI KALB’TEN DİLEMEK” DAVETİNE İMAN EDİP İCABET EDEREK
GÜNAHLARINIZIN MAĞFİRETİNİ (Bağışlanarak
sevaba çevrilmesi) GERCEKLEŞTİREREK ELİM AZAPTAN KURTARACAK ALLAH’UTEALA.YA DA
ONLARA İNANMAYIP ATEŞE DAVET EDENLERİN DAVETİNE VEYA HEVANIZA TABİ OLUP DALALETTE
KALMAYA DEVAM EDERSİNİZ!...
Allah’ın DAVETCİLERİNE İCABET
EDENLERE ALLAH’IN MUTLULUK GARANTİSİ:
AHKÂF-31: Yâ kavmenâ ecîbû
dâiyallâhi ve âminû bihî yagfir lekum min zunûbikum ve yucirkum min azâbin
elîm(elîmin).
Ey kavmimiz! Allah'ın davetçisine icabet edin. Ve O'na îmân edin ki, sizin günahlarınızı
bağışlasın ve mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve sizi elîm azaptan korusun.
Allah’ın davetine icabet
eden kişi “ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEDİĞİ ANDA” Allah onu,İŞİTİR,BİLİR VE O’NA 4
FARKLI ÖZELLİK VERİR:1.O güne kadar tatmadığı bir mutluluğu tadar.2.Allah ona
ibadetleri kolaylaştırır ve sevdirir.3.Kalbine Mürşid sevgisini koyar o kişi de
HACET NAMAZI KILARAK ALLAH’TAN MÜRŞİDİNİ SORAR
ALLAH’TA ONA MÜRŞİDİNİ GÖSTERİR O’DA MÜRŞİDİNE TABİ OLUR..4.O günden
sonra o kişi hep Allah sohbetinden hoşlanır.
ANKEBUT/5: Kim Allah'a mülâki olmayı (hayattayken Allah'a ulaşmayı) dilerse, o
taktirde muhakkak ki Allah'ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir (ruhu
mutlaka hayattayken Allah'a ulaşacaktır). Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.
Ve o kişi HİDAYET’E ADIM ATMIŞTIR ALLAH TA HİDAYETİNİ ARTIRIR VE TAKVA SAHİBİ
KILAR.
*MUHAMMED/16,17: Ve seni dinleyenlerden
bir kısmı,
senin yanından çıktıkları zaman, kendilerine ilim verilenlere: “Biraz önce (O)
ne dedi?” dediler.(Onlar sohbetten hiçbirşey anlamamışlardır) İşte onlar,
Allah'ın, kalplerini mühürledikleri kişilerdir ve onlar hevalarına tâbî
olanlardır.(Orada HEVALARINA TABİ OLMAYIP DAVETİ İŞİTEN VE İLİM SAHİBİ
OLANLAR)Ve onlar ki HİDAYET’e ermişlerdir, (Allah) onların hidayetini artırdı
ve onlara TAKVA’larını verdi.
*RUM/31: O'na (Allah'a) yönelin
(Allah'a ulaşmayı dileyin) ve O'na karşı takva sahibi olun. Ve namazı ikame
edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
Takva sahibi olan kişiye
FURKANLARI (Hak ile batılı ayıran özelliği) verir,o kişinin GÜNAHLARINI
BAĞIŞLAR daha sonra (Mürşidine tabi olduğunda) da BAĞIŞLANAN GÜNAHLAR SEVABA
ÇEVRİLİR (Mağfiret olunur.)
*ENFAL/29: Ey âmenû olanlar!
Allah'a karşı takva sahibi olursanız sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma
özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret
eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.
Allah’utela serbest iradeli
kıldığı
insanları ve cinleri dünya hayatında da ahiret hayatında da mutlu kılmak
ister.Onlara Adem as’dan itibaren gönderdiği peygamberler vasıtasıyla onların
mutluluk davetiyelerini,mutluluk recetelerini ve mutluluk garantilerini içeren
kitapları göndermiş.Ama şeytan o KİTAPLARI ya ortadan kaldırmış ya da tahrif
etmiş.Fakat Şeytan,kur’anın tahrif edilmeyeceğine dair Allah’ın garantisi
olduğunu bildiği için(hicr/9) de onun yerine EMANİYYE adı verilen elyazması
kitapları (bakara/78,79-nisa/119,120) devreye koyarak insanların dünya ve
ahiret mutluluğunu engellemiş.
Allah’ın DAVETCİLERİNE
İCABET ETMEYENLERİN ACI DURUMU:
*AHKÂF-32: Ve men lâ yucib
dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî
dalâlin mubîn(mubînin).
Ve Allah'ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak
değildir. Ve onun Allah'tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık DALALET
içindedirler.
*KASAS/50: Bundan sonra eğer sana icabet
etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar
heveslerine tâbîdirler. Allah'tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil
de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki
Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.
Allah’ın davetçilerine değil
de “DEVRİN SADATLARINA VE KÜBERASINA” uyanlar.
*AHZAP/66,67,68: Onların yüzlerinin, ateşin
içinde (bir taraftan bir tarafa) çevrileceği gün: "Keşke biz Allah'a ve
Resûl'e itaat etseydik." diyecekler.Ve cehennemde olanlar derler ki:
“Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarımıza (dînde ileri gidenlerimize) ve
küberamıza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sıratı
Mustakîmi'nden) saptık.Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir
lânetle lânetle.
*İBRAHİM/21: Hepsi Allah'ın
huzuruna çıktılar. Ve zayıf (güçsüz) olanlar kibirlenenlere şöyle dediler:
“Muhakkak ki; biz size tâbî olduk. Şimdi siz, Allah'ın azabından bir şeyi
bizden giderebilir misiniz?” Onlar: “Eğer Allah, bizi hidayete erdirseydi
elbette biz de sizi hidayete erdirirdik. Sabretsek de, sabretmesek de bizim
için aynıdır. Bizim için kaçacak bir yer yoktur.” dediler.
ALLAH’IN VAADİ HAKTIR.BUNA
RAĞMEN,ŞEYTAN’IN ALDATMACASINA (EMANİYYESİNE) UYANLAR:
*LOKMAN/33:Ey insanlar, Rabbinize
karşı takva sahibi olun! Ve o günden korkun ki; baba, oğluna karşılık veremez
(yardım edemez). Ve oğul da babasına bir şeyle karşılık veremez. Muhakkak ki
Allah'ın vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Garur
(tagut), Allah'a karşı sakın sizi kandırmasın.
*FATIR/4,5,6: Ve eğer seni tekzip
ediyorlarsa (yalanlıyorlarsa), senden önceki resûller (de) yalanlanmıştı.
Emirler (bütün işler), Allah'a döndürülür.Ey insanlar! Muhakkak ki Allah'ın
vaadi haktır. Öyleyse dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. Aldatıcılar da sizi
Allah ile (affına güvendirerek) aldatmasınlar.Muhakkak ki şeytan, sizin
düşmanınızdır. Öyleyse onu düşman edinin. O, kendi hizbini (taraftarlarını)
sadece alevli ateş (cehennem) ehlinden olmaları için çağırır.
*HADİT/13,14: Münafık erkeklerin ve münafık kadınların, âmenû olanlara: “Bizi
bekleyin, sizin nurunuzdan bir parça alalım.” diyeceği gün, onlara: “Haydi
arkanıza dönün ve nur arayın.” denir. Artık onların arasına, kapısı olan bir
duvar çekilmiştir. Onun iç kısmında, orada rahmet ve onun dış tarafında, ondan
(duvardan) önce azap vardır.Onlara seslenirler: “Biz, sizinle beraber olmadık
mı?” (Onlar): “Evet, fakat siz kendinizi fitneye düşürdünüz, beklediniz ve
şüphe ettiniz. Allah'ın emri (ölüm emri) gelinceye kadar emaniyye sizi aldattı.
Ve garur (aldatanlar, şeytan ve avaneleri), sizi Allah ile (Allah “Gafur'dur,
Rahîm'dir, sizi affeder.” diyerek) aldattı.” dediler.
*İBRÂHÎM-22 : Şeytan, emir yerine
getirildiği zaman şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah, size “hak olan vaadini”
vaadetti. Ve ben de size vaadettim. Fakat ben, vaadimden döndüm. Ve ben, sizin
üzerinizde bir güce (sultanlığa, yaptırım gücüne) sahip değilim. Sadece sizi
davet ettim. Böylece siz, bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi
kınayın!....
Allah’ın,Allah’a davet eden
DAVETÇİLERİNİN Başında:”DEVRİN İMAMLARI” gelir.Bunlar,asaleten
Peygamberlerdir.Peygamberlerin olmadığı dönemlerde de vekaleten,
“Allah’ın,Kavim Resullerinden seçtiği Peygamber olmayan VELİ RESULDÜR” ve
görevleri,Allah’ın emriyle Allah’a DAVET,Allah’a HİDAYETTİR.
*AHZAP/45,46:Ey Nebî (Peygamber)!
Muhakkak ki Biz, seni şahit, müjdeleyici ve nezir (uyarıcı) olarak gönderdik.Ve
O'nun (Allah'ın) izni ile ALLAH’A DAVET EDEN ve nurlandırıcı sirac (kandil)
olarak (gönderdik).
*SECDE/24: Ve onlardan, emrimizle
hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn
seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
Allah’uteala,Bu imamların karşılığında da
BAZILARINI (Emaniyye’ye tabi olanları) TALEPLERİ doğrultusunda ATEŞE DAVET EDEN
İMAMLAR olmalarına müsaade etmiştir.
*KASAS/41: Ve Biz, onları ateşe davet eden imamlar
(önderler) kıldık. Ve kıyâmet günü onlara yardım olunmaz.
DALALET: Hem dünya hayatında;MUTSUZLUK,Hem de
Ahiret hayatında; DEVAMLI CEHENNEMDİR.
*MAİDE/104,105: Ve onlara: “Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'a) ve Resûl'e (itaate)
gelin.” denildiğinde; “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey (dîn) bize yeter
(kâfi)” derler. Ya onların babaları (bu gerçeklere ait) bir şey bilmiyorlarsa
ve hidayete ermemişlerse de mi...? Ey âmenû olanlar! Nefsleriniz, üzerinizedir
(nefsinizin sorumluluğu üzerinize borçtur). Siz hidayette iseniz, dalâletteki
bir kimse size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman yapmış
olduğunuz şeyleri size haber verecek.
*KAMER/47,48:Muhakkak ki mücrimler
(suçlular), dalâlet ve çılgınlık içindedir.O gün yüz üstü (sürünerek) ateşe sürüklenirler.
“Sekarın (alevli ateşin) dokunuşunu tadın!” (denir).
*YASİN/62,63: Ve andolsun ki sizden birçoklarını dalâlette bıraktı. Hâlâ akıl
etmez misiniz?Size vaadedilmiş olan cehennem (işte) budur.
PEYGAMBERLERİN VE VELİ RESULLERİN
DAVETİ:
Peygamber (sav)
efendimiz,Furkan/57 deki emri, her sohbetinde “ALLAH’A ULAŞMAYI KALB’TEN
DİLEYİN”buyuruyor.Sohbeti işiten SAHABE de (Hevasına uymayanlar) “SABAH AKŞAM
ALLAH’IN ZATINA ULAŞMAYI “Dilemeye başlamışlar ve neticede “ŞEYTAN’A KUL
OLMAKTAN KURTULUP ALLAH’A KUL VE TAKVA SAHİBİ OLMUŞLAR”
*FURKAN/56,57: Ve Biz, seni sadece
müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.De ki: “Ben sizden onun için (tebliğ için)
dileyen kimsenin, Rabbine ulaştıran bir yol edinmesinden başka bir ecir
(karşılık) istemiyorum.”
***İMAM-I RABBANİ :
(MEKTUP61)
Allah bize,KENDISINI DILEMEK YOLUNDA terakki ihsan etsin..ve dileğimizin yerine gelmesine engel olacak her ne varsa ondan sakınmak nasip etsin...şunu bilelimki, DILEMEK, ISTEMEK, DILENEN VE ISTENEN şeyin meydana geleceğine ait bir müjdedir VE MURADA ERMENİN BİR BAŞLANGICIDIR bir aziz şöyle buyuruyor;-ISTEGIN YOKSA ISTEGIN MEYDANA GELMESINI ISTE !..........gerçekten İSTEK BÜYÜK BİR DEVLETTİR,bir nimettir,bu hararetiv bürüdetten sakınmak için elimizden ne gelirse yapalım! Bu ,böylece kamil bir mürşide varıncaya kadar devam edecektir. ..........Ruhu sukut edip cisim mertebesinde karar kılmış bir insana anlatabilecek hiç bir sır yoktur ruhu asli makamına çıkmadıkca ,o bedbaht insan 'belhüm adal' emri ile hayvandan daha aşağı mertebede kalacaktır!(imamı rabbanı cilt 1 mektup152)
Allah bize,KENDISINI DILEMEK YOLUNDA terakki ihsan etsin..ve dileğimizin yerine gelmesine engel olacak her ne varsa ondan sakınmak nasip etsin...şunu bilelimki, DILEMEK, ISTEMEK, DILENEN VE ISTENEN şeyin meydana geleceğine ait bir müjdedir VE MURADA ERMENİN BİR BAŞLANGICIDIR bir aziz şöyle buyuruyor;-ISTEGIN YOKSA ISTEGIN MEYDANA GELMESINI ISTE !..........gerçekten İSTEK BÜYÜK BİR DEVLETTİR,bir nimettir,bu hararetiv bürüdetten sakınmak için elimizden ne gelirse yapalım! Bu ,böylece kamil bir mürşide varıncaya kadar devam edecektir. ..........Ruhu sukut edip cisim mertebesinde karar kılmış bir insana anlatabilecek hiç bir sır yoktur ruhu asli makamına çıkmadıkca ,o bedbaht insan 'belhüm adal' emri ile hayvandan daha aşağı mertebede kalacaktır!(imamı rabbanı cilt 1 mektup152)
***ABDULKADİR GEYLANİ HZ İLAHİ ARMAĞAN KİTABINDAN
Hak yolunu sana göstermek ve seni yalnız, Hakk'ın vechini dileyenlerin safına katmak istiyorum. Sizler heves peşindesiniz. Ciddî meseleleri ele aldığınız yok.
Allah'ım beni ve onları zatına ulaştır. Sana dönmeyi nasip eyle. Onların nifak ve şirk bağından bizi kurtar.
Hak yolunu sana göstermek ve seni yalnız, Hakk'ın vechini dileyenlerin safına katmak istiyorum. Sizler heves peşindesiniz. Ciddî meseleleri ele aldığınız yok.
Allah'ım beni ve onları zatına ulaştır. Sana dönmeyi nasip eyle. Onların nifak ve şirk bağından bizi kurtar.
Diğer âyet-i kerimede ise şöyle anlatıldı:
“Yalnız O'nun vechini dilerler.” (el-Kehf, 18/28)
Bahtiyar olana kudret eli gelir; Hak’tan gayri bilinen bütün varlıktan onu kurtarır.
O el, bir gün sana da gelir; kolundan tutar, velayet makamına yerleştirir. Yolculuğun biter, sülûkün sona erer. Bulacağını bulursun. Dünya sana koşar. Âhiret de onun peşinden... Her ikisi de sana hizmetçi olur. Hiç bir darlık bilmeden makamında kalırsın.
Sâlih kullar, o kapıdan içeri girince hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği, beşer kalbinin hatırlamasına imkân olmayan kutsî varlıklar görür, şöyle duaya başlarlar: “Allah'a hamd olsun; Zât’ından ayrı kalma üzüntüsünü bizden aldı. Aramızdaki perdenin verdiği kederi kaldırdı. Bizi Zât’ı için seçti, yakınlığına erdirdi. Bilhassa Zât’ından gayri şeylerle meşgul olma derdini bizden aldı. Bizi bütün fâni varlıklardan beri edip Zât’ı ile olmayı nasip ettiği için Allah'a hamd olsun; Rabb’imız hem Gafûr, hem de Şekûr'dur. Yaratan'ımız, hatalarımızı bize göstermeden silerve yaptığımız az kulluğa karşı bol iyilik eder.”
Sizden kim olursa olsun, ortalığı gece karanlığı kapladığı zaman, halkın sesi çekildiği ve uyudukları anda kalksın. Abdest alsın ve iki rekât namaz kılsın. Ve desin: “Allah'ım, kullarından sâlih olan, Zât’ına yakınlık bulan birini bana göster. O, beni Sana iletsin ve Zât’ına varan yolu göstersin.
*KEHF/27,28: Sana, Rabbinin Kitab'ından, vahyolunanı
oku! O'nun kelimesini değiştirecek yoktur. Ve O'ndan (Allah'tan) başka
yönelinecek bulamazsın (yönelinecek yoktur). Sabah akşam, O'nun Vechi'ni
(Zat'ını) isteyerek Rabbine dua edenlerle beraber nefsini sabırlı tut. Dünya
hayatının ziynetini dileyerek gözünü onlardan çevirme! Kalbini zikrimizden
gâfil kıldığımız ve hevasına (heveslerine) tâbî olan kimselere isteyerek,
işinde haddi aşmış olanlara itaat etme!
*ENAM/51,52: Ve Rab'lerine
haşrolunmaktan korkan kimseleri, onunla uyar. Onların, O'ndan (Allah'tan) başka
bir dostu ve şefaat edeni yoktur. Böylece onlar takva sahibi olurlar. Ve sabah
akşam, Rab'lerinin Zat'ını dileyerek dua edenleri kovma.Onların hesabından
senin üzerine, senin hesabından onların üzerine bir şey yoktur. Artık onları
kovarsan, o zaman sen zalimlerden olursun.
*ZÜMER/16,17: Onların üstünde ve altında
ateşten gölgeler vardır. İşte böyle, Allah kullarını onunla korkutuyor. Ey
kullarım! Öyleyse Bana karşı takva sahibi olun.Ve onlar ki; taguta (insan ve
cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini
kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara
müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!
*KASAS/87: Ve Sana indirildikten
sonra, Allah'ın
âyetlerinden sakın seni alıkoymasınlar. Ve Rabbine davet et (Allah'a ulaşmaya
çağır). Ve sakın müşriklerden olma!
HAC/67: Ve Biz, bütün ümmetler için mensek (tek bir şeriat) tayin ettik.
Onlar, onunla (o şeriatle) amel ederler (etsinler). Öyleyse emrim konusunda
seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et. Muhakkak ki
sen, mutlaka mustakîm (Allah'a doğru istikametlenmiş) olan hidayet üzeresin.
Başlangıçta bütün
insanlar,DALALETTE OLDUĞU GİBİ AYNI ZAMANDA DA “ALLAH KATINDA ÖLÜDÜRLER”
Dirilebilmek için “ALLAH VE RESULLERİNİN ALLAH’A ULAŞMA DAVETİNE İCABET ETMELERİ
ŞARTTIR.
*ENFAL/24: Ey âmenû olanlar, Allah
ve Resûl'ü sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman (davete) icabet
edin! Ve Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve muhakkak sizin O'na
haşrolunacağınızı bilin!
Kişi,Davete icabet edip “ALLAH’A
ULAŞMAYI DİLEDİĞİNDE;” Allah onu KENDİSİNE HİDAYET ETMEYİ MURAD EDER.
*RAD/27:… De ki: “Muhakkak ki
Allah, dilediği
kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete
erdirir).”
Kendisine ULAŞTIRMAYI HİDAYET
ETMEYİ MURAD ETTİĞİ Kişinin göğsünü “İSLAM’A AÇAR”
*ENAM/125: Öyleyse Allah kimi
Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah'a) teslime (İslâm'a)
açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi
daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü'min olmayanların üzerine azap
verir.
Allah’ın “GÖĞÜSLERİNİ
İSLAM’A AÇTIĞI” Kişiler,ancak “RABBLERİNDEN BİR NUR ÜZEREDİRLER”
*ZÜMER/22: Allah kimin göğsünü İslâm için
(Allah'a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir nur üzere olur, değil mi?
Allah'ın zikrinden kalpleri kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar,
apaçık dalâlet içindedirler.
RABLERİNDEN BİR NUR ÜZERE
OLANLAR,ANCAK “ÖLÜ İKEN DİRİLEBİLİRLER” Yoksa ölü olarak zulmette kalmaya devam
ederler ve gidecekleri yer de cehennemdir.
*ENAM/122: Ölü (Allah'a ulaşmayı
dilememiş) iken (ona on iki ihsan vererek) dirilttiğimiz ve insanlar arasında
onunla yürüyeceği nur verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde olup, ondan çıkamayacak
kimse gibi midir? Böylece kâfirlere, yapmış oldukları şeyler süslü gösterildi.
*EN'ÂM-39 : Âyetlerimizi
yalanlayanlar, karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah (dilediğini) kimi
dilerse onu dalâlette bırakır. Ve kimi dilerse onu, Sıratı Mustakîm (Allah'a
ulaştıran yol) üzerinde kılar.
*YUSUF/108: De ki: “Benim ve bana
tâbî olanların,
basiret üzere (kalp gözüyle basar ederek, Allah'ı görerek) Allah'a davet
ettiğimiz yol, işte bu yoldur. Allah'ı tenzih ederim. Ve ben, müşriklerden değilim.”
Abdul Kadir Geylani : İLİM-İRFAN MEKTEBİ
Allahu Teala basiretlerini açmak için O’nu bu gafil insanlara gönderdi. Gaye, onlari gaflet uykusundan uyarmak; visaline, ezelî cemaline ermeye, yani Allah’in Zat’ina davet idi. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin yolunu tayin için bildirilen bu Âyet-i Kerime bu duruma isaret eder: "Söyle: Yolum basiret üzerinedir. Ben ve bana uyanlari, ayni yola davet ederiz," (Yusuf, 108). Peygamber (s.a.v.) Efendimizin de bu Hadis-i serifi, ayni sekilde bizi asil gayeyi anlatir: "Ashabim gökteki yildizlara benzer, hangisine uyarsaniz, HİDAYETE ERERSİNİZ."..... Basiret, ruh gözesinden gelir. Evliya için FUAD makamindan açilir. Elde edilis tarzina gelince, zahiri bilgi ile olmaz. Ötelerden, batindan kopup gelen ilim lâzim…..... bu Âyet-i Kerime bizi, isin özüne iletir: "O’na canibimizden -ötelerden- ilim vermistik," (Kehf, 65). Insana gereken, basiret sahiplerini bularak, telkin yolu ile onlardan birseyler almaktir... O telkini yapan zat, velî, mürsid ve lahut aleminden haber veren olmalı
Allahu Teala basiretlerini açmak için O’nu bu gafil insanlara gönderdi. Gaye, onlari gaflet uykusundan uyarmak; visaline, ezelî cemaline ermeye, yani Allah’in Zat’ina davet idi. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin yolunu tayin için bildirilen bu Âyet-i Kerime bu duruma isaret eder: "Söyle: Yolum basiret üzerinedir. Ben ve bana uyanlari, ayni yola davet ederiz," (Yusuf, 108). Peygamber (s.a.v.) Efendimizin de bu Hadis-i serifi, ayni sekilde bizi asil gayeyi anlatir: "Ashabim gökteki yildizlara benzer, hangisine uyarsaniz, HİDAYETE ERERSİNİZ."..... Basiret, ruh gözesinden gelir. Evliya için FUAD makamindan açilir. Elde edilis tarzina gelince, zahiri bilgi ile olmaz. Ötelerden, batindan kopup gelen ilim lâzim…..... bu Âyet-i Kerime bizi, isin özüne iletir: "O’na canibimizden -ötelerden- ilim vermistik," (Kehf, 65). Insana gereken, basiret sahiplerini bularak, telkin yolu ile onlardan birseyler almaktir... O telkini yapan zat, velî, mürsid ve lahut aleminden haber veren olmalı
MÜRŞİD’LERİN DAVETİ:
*FUSSİLAT/33: Allah'a davet eden ve salih amel (nefs tasfiyesi) yapan ve:
“Muhakkak ki ben teslim olanlardanım.” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?
MÜ’MİNLERİN (Kendileri
davete icabet etmiş Allah’a ruh’en ulaşmış kişilerin) DAVETİ:
*MÜ’MİN/13,14:O (Allah)tır ki, âyetlerini size gösterir ve sizin için gökten rızık
indirir. Bunu münib olandan (Allah'a yönelenden) başkası tezekkür etmez
(edemez).Öyleyse dîni, O'na halis kılarak Allah'a davet edin. Kâfirler kerih
görse de.
*DEHR/29: Muhakkak ki bu bir öğüttür. Artık kim
dilerse Rabbine bir yol ittihaz eder (edinir).
*VEL-ASR/ : Asra yemin
olsun.Muhakkak ki insan, gerçekten hüsrandadır.Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamağı
aşanlar), nefs tezkiyesi yapanlar (ikinci 7 basamağı aşanlar), Allah'a ruhu
ulaşıp HAK’KI TAVSİYE edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) ve sabrı tavsiye
edenler (dördüncü 7 basamağı aşanlar) hariç.
Allah’ın DAVETÇİLERİNİN
“ALLAH’A ULAŞMA DAVETİNE” KAYITSIZ KALANLARIN, YALANLAYANLARIN VE İNKAR
EDENLERİN DURUMU NEDİR ?
1.Dalalettedir (Ahkaf/32: Ve Allah'ın davetçisine icabet
etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah'ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah'tan
başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.)
***İMAM-I RABBANİ :
(61.Mektup-152.mektup) (Yukarıda açıklaması var)
2.İnanmış olsa bile Kurtuluşa erecek Mü’min olamaz çünkü kurtuluşa eren mü’min TAKVA sahibi olandır.(Fussilat/18: Ve âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) kurtardık. Ve (böylece) onlar, takva sahibi olmuşlardı.)
2.İnanmış olsa bile Kurtuluşa erecek Mü’min olamaz çünkü kurtuluşa eren mü’min TAKVA sahibi olandır.(Fussilat/18: Ve âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) kurtardık. Ve (böylece) onlar, takva sahibi olmuşlardı.)
Allah’a Mülaki olmayı dileyendir.
---S.BUHARİ 1.CİLD, 58.SAHIFE, 47.HADIS (CIBRIL
HADIS): Iki Cihan Günesi Hazreti Muhammed s.a.v. bir gün ashabiyla
otururken Cebrail a.s. insan sifatiyla gelir ve Peygamber Efendimize s.a.v.
yaklasir ve söyle sorar:
"Kale imane ya Rasulallah......iman nedir
ya Resulallah?"
Peygamber Efendimiz s.a.v. cevap verir:
"Kalel imanü en tu'mine billahi ve melaiketihi ve
likaihi ve Rusulihi ve tu'mine bil ba'si:
-İman odur ki;Allah'a, meleklerine ve Allah'a
ulasmaya ve Resullerine ve öldükten sonra dirilmeye inanmaktır.
---S.MÜSLİM 1.CİLD, SAHİFE-63:
"İMAN; Allaha, meleklerine, kitabına, Allah'a
kavuşmaya, peygamberlerine inanman, öldükten
sonra dirilmeye inanman ve kaderin hepsine iman etmendir."
---S.MÜSLİM 1.CİLD, SAHİFE-60-61: "İMAN;
Allah’a,meleklerine, kitabına, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine
inanman ve keza sonra dirilmeye iman etmendir."
3.Hidayete eremez.(Yunus/45: Ve o gün
(Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar)
gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında
tanışacaklar). ALLAH’A MÜLAKİ OLMAYI (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı)
YALANLAYANLAR, hüsrandadır (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren
kimseler olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah'a ulaştıramadılar).
Ey kullarım, ben zulmü kendime haram kıldım
sizin de birbirinize zulmetmenizi haram kıldım hepiniz dalalettesiniz hidayete
erdirdiklerim müstesna siz de o halde siz de (Allah’ı) dileyinki sizi de
hidayete erdireyim.MÜSLİM,RİYAZÜSSALİHİN-137,MÜSNEDİ AHMET
4.Allah’a kul olamaz Şeytan’a(Taguta) kul olmaya devam eder.(Zümer/17: Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan
içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler
(Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı
müjdele!)
ABDULKADİR GEYLANİ –ilahi armağan
*İnsanın
yaratılış gayesi; Kendisine KUL olsun ve Kendisini bilsin diye yarattı
(Zariyat/56) ,Zatına vasıl ola diye halketti. Bu durumda insana gerekir ki
yaratılışındaki hikmeti seze ve onun derinliğindeki manayı bulmaya çalışa her
iki alem için yapacağı vazifeleri bile taki ömrünü boşa harcamaya ve ölümden
sonra pişmanlık duymaya,Sonsuz hasrete boğulmaya NEDAMET etmeye. “O öyle bir
KUL’durki, Hakk’a vâsıl olmuş, O’nu görmüş ve mâsivâ denen Hakk’ın zâtından
gayri şeyleri bilmiştir.” (60.Meclis)
5.Allah katında ölüdür.(Zümer/22: Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah'a teslim için)
yarmışsa artık o, Rabbinden bir nur üzere olur, değil mi? Allah'ın zikrinden
kalpleri kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlet
içindedirler.)
Hasan Basri K.S:Hasan Basri Hz.ve Hikmetli sözleri
Hic kimse bulamaz rahati ölmekte.ASIL MARIFET diri diri ölmekte.Ölüpde
rahata kavusan kimse ölü degildir, ölü kimse ölüdürki ancak diri iken ÖLENDIR.
6.Allah’ın ayetlerinden GAFİLDİR ve gideceği yer ATEŞTİR.(Yunus/7,8: Muhakkak
ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah'a ulaştırmayı)
dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve
onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır.İşte onların kazandıkları (dereceler)
gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).
Allah tan başka ilah olmadığına ve benim de onun
resulü olduğuma şehadet ediniz.Bu iki cümleyi canı gönülden inanarak Allah’a
mülaki olmayı (Allah’a ulaşmayı)dileyen bir kulun cennetten mahrum olması
düşünülemez.RİYAZUSSALİHİN-389,MÜSNEDİ AHMET
7.DALALETT’TE olduğu için,Dünya hayatında da Ahirette de MUTSUZDUR.( MAİDE/104,105: Ve
onlara: “Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'a) ve Resûl'e (itaate) gelin.”
denildiğinde; “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey (dîn) bize yeter (kâfi)”
derler. Ya onların babaları (bu gerçeklere ait) bir şey bilmiyorlarsa ve
hidayete ermemişlerse de mi...? Ey âmenû olanlar! Nefsleriniz, üzerinizedir
(nefsinizin sorumluluğu üzerinize borçtur). Siz hidayette iseniz, dalâletteki
bir kimse size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman yapmış
olduğunuz şeyleri size haber verecek.)
ALLAH'a DÖNÜŞ
DÜNYADAYKEN OLUR VE PEK AZ KİŞİ BUNU YAŞAR
Allah yolcularının darlığı geçmez. Sancıları dinmez. Gözleri aydın olmaz. Musibetleri eksik olmaz; ta Hak Teâlâ'ya kavuşuncaya kadar. Hak Teâlâ'ya kavuşmaları iki yönden olur: Biri dünyada, öbürü âhirette. Kalp ve sır âlemi ile dünyada Hakk'a vasıl olan azdır. Âhirette herkes bütün varlıkları ile O'na kavuşurlar.Dünya hayatını yaşarken Kavuşan rahat ve huzura erer. Ama önceleri, ağlamakla sızlamakla geçer.
ABDULKADİR GEYLANİ HZ İLAHİ ARMAĞAN KİTABINDAN 28. MECLİS
Bu konuşma Ribât’ta yapıldı.
Konuşma tarihi: Hicrî 9 Cemâziyelâhir 545, Milâdî 1150.
Allah yolcularının darlığı geçmez. Sancıları dinmez. Gözleri aydın olmaz. Musibetleri eksik olmaz; ta Hak Teâlâ'ya kavuşuncaya kadar. Hak Teâlâ'ya kavuşmaları iki yönden olur: Biri dünyada, öbürü âhirette. Kalp ve sır âlemi ile dünyada Hakk'a vasıl olan azdır. Âhirette herkes bütün varlıkları ile O'na kavuşurlar.Dünya hayatını yaşarken Kavuşan rahat ve huzura erer. Ama önceleri, ağlamakla sızlamakla geçer.
ABDULKADİR GEYLANİ HZ İLAHİ ARMAĞAN KİTABINDAN 28. MECLİS
Bu konuşma Ribât’ta yapıldı.
Konuşma tarihi: Hicrî 9 Cemâziyelâhir 545, Milâdî 1150.
Allah hepinizden razı olsun.
