Sevgili kardeşlerim, can dostlarım, gönül dostlarım! Allah’a sonsuz hamd ve
şükrederiz ki, bir defa daha Allah’ın bir zikir sohbetinde birlikteyiz.
Bir insan ya Allah’ın yolundadır, ya da şeytanın yolunda. Herşey Allah’a
ulaşmayı dilemekle başlar sevgili kardeşlerim. Ruh, Allah’ın bir emanetidir. Bu
emaneti sahibimiz olan Allah, geri istiyor ve biz insanlara ruhundan üfürdüğünü
söylüyor.
32/SECDE-9: Summe sevvâhu ve nefeha fîhi
min rûhihî ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(efidete), kalîlen mâ
teşkurûn(teşkurûne). Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine
(vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem'î (işitme
hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az
şükrediyorsunuz.
“Onun içine Ruhumdan üfürdüm” diyor Allahû Tealâ.
İnsanlar doğunca Allahû Tealâ fizik bedenin içine ruhundan üfürür ve ruh, o
fizik vücudun şeklini aynen alır. Allah’ın istediği şey, açık ve kesin olarak en
çok sevdiği insanın mutlu olmasıdır. İstiyor ki, emanet olarak verdiği ruhu,
“Yarabbi! Ben de ruhumu Sana ulaştırmak
istiyorum”
tarzındaki bir duamızla başlayan bir olaylar
dizisinin ruhumuzu Allah’a ulaştırmasıyla noktalanması, Allah’ın birinci
hedefidir. Bu ruhun teslimidir. Daha sonra fizik bedeninizin, daha sonra,
nefsinizin ve en sonra da, iradenizin Allah’a teslimini ister.
Bu istekleri yerine getirilirse, insan daha çok, daha çok mutlu olur.
Teslimler mutluluğun merdivenleridir. Adım adım o merdivenlerden yukarı
çıkarsınız sevgili kardeşlerim.
Ruhunuzu Allah Kendisine ulaştırır. Ama siz Allah’ın onu gerçekleştirmesi
için zikredersiniz. "Allah, Allah, Allah" diye. Zikir ruhunuzu Allah’ın
yolundan, Allah’a ulaştırır. Zikriniz arttıkça, ruhunuz 7 gökkatı. 7. gökkatında
7 tane âlemden geçerek ruhun Allah’a teslim olur.
Ruhunu Allah’a teslim eden bir kişi, yarım mutluluğun sahibidir. Fizik
vücudunu Allah’a teslim eden kişi, %80 mutluluğun sahibidir. Nefsini Allah’a
teslim eden kişi, nefsindeki âfetlerin tamamen yok olması sebebiyle %100’e
tamamlamıştır.
Nefsimizin kalbindeki âfetlerle, huzursuzluk ve mutsuzluk olayı arasında tam
bir paralellik vardır. Bunun tersi istikametindeki dizayn ise, kişinin Allah ile
aksi istikamette bir hedefe ulaşmasını ifade eder. Ruhun geri dönmesini sağlayan
bizlerin bu konudaki talebimizdir. Bir insan Allah’a ulaşmayı dilemedikçe Allah
onun ruhunu Kendisine ulaştırmaz.
Sevgili kardeşlerim! Nefs tezkiyesi olmadan mutluluk mümkün değildir.
Nefs tezkiyesi nefsinizin kalbine %51 nur ulaştırır. Tasfiyesi ise, nefsinizin
kalbinin %100 nurlarla dolması demektir. Bunun için kişinin daimî zikre ulaşması
gerekir.
Şeytan insanoğlunu Allah’a ulaşmayı dilemesinden başlayarak, bütün
kademelerde engellemeye çalışır. Allah’a ulaşmayı dileyen bir kişinin ruhunu
Allah’a ulaştırmaması için elinden gelen herşeyi yapar ama bunu başarması mümkün
değildir.
Çünkü Allahû Tealâ diyor ki: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, Ben
onu Kendime ulaştırırım”. Allah ona zikir sevgisi, namaz sevgisi ve arkadaş
sevgisi verir. Allah ona Allah’ı çok sevmenin o doyumsuz zevkini verir.
Sevgili kardeşlerim! Allah istiyor ki, herkes Allah’a ulaşmayı dilesin.
Herkes en azından yarım mutluluğa mutlaka ulaşsın. Mutluluğunuz için buradayız.
Allahû Tealâ bize bu görevi, Allah’a ulaşmayı dilemeyi herkese öğretmemiz için
verdi.
Sevgi mutluluğun sembolüdür. Nefrette mutsuzluğun. Kim insanları
sevmek yerine nefret ediyorsa, onlara karşı duyduğu şey sadece öfke ve kin ise o
zaman o, Allah’ın yolunda olan bir insan olamaz.
Allah’ın yolunda olan insan, Allah’a ulaşmayı dileyen insandır. Dilediği
andan itibaren Allah o kişiyi derûni değişikliğe uğratır. Bu Allah’ın o kişiye,
bir hediyesidir. Nefsin kalbindeki âfetler azaldıkça kişinin şeytanın tesiri
altındaki kesimi küçülür. %51 nur, nefsin afetlerinin %51 azalması demektir.
Allah çok zikri de, daimî zikri de farz
kılmıştır. Kesintisiz bir zikir. Kişi uyurken zikirle uyur. Uyandığı zaman da
hâlâ zikretmektedir. Allahû Tealâ’dan her an o kişinin kalbine nur
yağar.
Sevgili kardeşlerim! Allah’tan bahsetmek öyle güzel bir müesseseki sizlere
Allah’tan bahsederken büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu mutluluğu duymamızın
sebebi, Allahû Tealâ’nın bütün insanları buna davet etmesidir. İstiyorki, herkes
zikir yapsın. Herkes daimî zikre ulaşsın. O zaman herkes kesintisiz bir
mutluluğun sahibi olsun.
Her an etrafınızda daima bir değil birkaç tane şeytan vardır. Bütün
gayretleriyle size derecat kaybettirecek olan birşeyler yapmanızı sağlamaya
çalışırlar. Şeytan ve avanesi bütün insanların kendileriyle beraber cehenneme
gitmesini ister.
Allah’ta isterki, bütün insanlar cennete girsin. Onun
için Tevrat’a, İncil’e, Kur’ân-ı Kerim’e hep aynı hedefleri yerleştirmiş. 7
safha, 4 teslim.
- Allah’a ulaşmayı dilemek,
- Mürşide tâbiiyet,
- Ruhun Allah’a ulaşması,
- Fizik vücudun Allah’a teslimi,
- Nefsin teslimi,
- Muhlis olmak,
- İradeyi Allah’a teslim etmek.
Herşey Allah’a ulaşmayı dilemekle başlar. İnsan Allah’a ulaşmayı dilerse
hacet namazını kılıp Allah’tan mürşidini soracaktır. Allah ona mutlaka mürşidini
gösterir ve kişi o mürşide tâbiiyetini gerçekleştirir.
Mürşide tâbiiyet, kişinin kalbine nurların girmesi için aslî unsuru
teşkil eder. Kişinin kalbinin nurla dolmasının arkasında Allah vardır.
Sevgili kardeşlerim! Allahû Tealâ sizleri seviyor. Sizler devrin imamının
etrafındaki birinci daireyi teşkil ediyorsunuz. Hepiniz dîninizi öğrendiniz.
Dînin en üstün yetkililerine ulaştığınız zaman, onların sizin bildiklerinizi
bilmediklerini göreceksiniz. İlim adı verilen müessese, irfanın yanında çok
sönük kalır.
İrfan, Allah’ın özel ilminin
adıdır. Tasavvuf bir insanın ruhunun, fizik vücudunun, nefsinin ve iradesinin
Allah’a teslimi sanatıdır.
İblis, İslam’da Allah’a ulaşmayı dilemeyi yok etmiş. Geriye İslam’ın
5 şartı kalmış. İslam âlemini ilmin ve fiziğin ötesinin sahibiyken, ilimsizliğin
ve fizik ötesinin gerçeklerinin yok edildiği bir noktaya
ulaştırmıştır.
Osmanlı bir cihan hâkimiyeti kurmuşsa, bunun arkasında Allah vardır. Allah’ın
mürşidleri vardır. Her padişahın yanında mutlaka bir lala vardı. Yani Allah ile
konuşma imkânının sahibi olan, Allah’ın emirlerini padişaha ulaştıran bir Allah
dostu, bir velî, evliyadan biri.
Geçici zevkleri herkes yaşayabilir. Ama başlar ve biter. Ama mutluluk
kesintisiz bir hüviyet taşır ve bu kesintisiz saadetin Allah ile ilişki
kurmaksızın oluşması hiçbir şekilde mümkün değildir. Çünkü kişinin vücudu
şeytandan ve onun hempalarından temizlenememiştir. Kurtulamamıştır. Onların
tesiri mutlaka kişinin üzerinde oluşacaktır ve kişi mutluluğu yaşayamayacaktır.
Allah’ın istediği herkesin daimî zikre ulaşması ve nefsinin kalbinde
hiç afet kalmaması sebebiyle en üst boyutta saadeti yaşaması.
Allahû Tealâ’nın hepinizi sonsuz mutluluklara ulaştırmasını Yüce Rabbimizden
diliyoruz. Allah hepinizden razı olsun.
İmam İskender Ali M İ H R |