Allah’a giden yol sevgiden geçer, sevgisiz Allah’a yaklaşılmaz, sevgi olmadan gönül dostu olunmaz. Allahû Tealâ her şeyi insan için, insanı da Kendisi için yaratmıştır. Her
devirde Allah Kendisi için bir kişiyi seçer. Şûrâ Suresi’nin 13. âyet-i
kerimesinin son kısmında Allahû Tealâ şöyle buyuruyor: “Allah
dilediğini Kendisine seçer ve Allah’a dönmek isteyenleri de Kendisine
ulaştırır.”
Allahû
Tealâ’nın bu seçtiği kişi ruhunu, fizik bedenini, nefsini, iradesini,
aklını da Allah’a teslim etmiştir. Yani Allah’ın kendisine seçtiği
Allah’ın tasarrufunda olan kişidir. Niyazi Mısrî’nin bir beyitinde ifade
buyurduğu gibi: "Cümle âlem Halık’ındır, Ama kul eliyle işlenir."
Hangi
kul? Her dönemde Allah’ın tasarrufuna aldığı kul. Bu kul, ya Allah’ın
nübüvvetle vazifeli kıldığı nebîdir veya ondan sonra Allah’ın Sırat-ı
Mustakîm üzerinde vazifeli kıldığı, evliyadan en üst seviyedeki Zamanın
İmamıdır.
ı Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, bir hadis-i şerifinde bu konuyu şöyle ifade ediyor. "Allah’ın
öyle sevgili kulları, mukarrebleri vardır ki, Allah onlarla kullarına
nazar eder, Allah o mukarreblerle kullarının rızkını dağıtır, Allah o
mukarreblerle kulları tebşir eder."
İşte Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’den sonra her
dönemde Sırat-ı Mustakîm üzerinde vazifeli olan Zamanın İmamı vardır.
Allah’a binlerce hamdeder, şükrederiz ki, Allahû Tealâ günümüzde de
seçtiği, Sırat-ı Mustakîm üzerinde vazifeli kıldığı mukarreble bize
âyetlerini açıklamaktadır. Onunla bizim nefsimizi temizleyerek,
onunla bizi kemal derecelerinde ilerleterek, ihlâs noktasına, sevginin
üst boyutta yaşanacağı noktaya ulaştırıyor. Bizimle Allah arasındaki ilişkide korku değil sevgi vardır. Bizimle Allah arasındaki ilişkide aşk vardır.
3 / ÂLİ İMRÂN - 31: Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun). De
ki: “Eğer siz Allah'ı seviyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki
Allah da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba
çevirsin). Ve Allah "Gafur"dur, "Rahîm"dir.”
Âli İmrân Suresinin 31. âyet-i kerimesi, bizimle Allah arasındaki ilişkide korku değil sevgi olduğunu ifade etmektedir. Başlangıç
noktasında bütün insanlar dünyaya sevgi ile bağlıdırlar ve bu insanlar
Allah’ın seçtiği resûl vasıtasıyla, Allah’ın rızasına davet edilir. Davete
icabet eden kişiye, insan ile Allah arasındaki 28 basamaklık dizayn
içerisinde ilk 14 basamakta, Allah’ın ve Resûl’ünün sevgisi kalbine
yerleştirilir. O zaman, ikinci 14 basamaklık dizayn içerisinde bizimle
Allah arasındaki ilişkide Allah’ın mürşidi vardır.
Bir Allah dostu: "Dünya sevgisini kalbinizden söküp atmadıkça, Allah ve Resûl’ünün sevgisi gelip yerleşmez" diyor.
Yûnus’u
Yûnus yapan, mürşidi Tapduk Emre Hazretleri idi, sahâbeyi sahâbe yapan
Allah’ın Resûl’ü idi, Mevlâna Hazretleri’ni ilmin kibrinden yerin
tevazusuna indiren ve "hamdım, piştim, yandım" sözünü söyleten mürşidi
Şems idi.
İşte Allahû Tealâ’nın zat-ı kibriyası bu sebeple: "Allah’ı
seviyorsanız, O’nun sizin için seçtiği resûle, mürşide tâbî olun, tâbî
olun ki, Allah da sizi sevsin" buyuruyor.
Gerçekten Allah’ın sevdiklerine baktığımız zaman bazı vasıfları olan insanları görürüz: "Allahu yehubbul muttakîn." - Allah takva sahiplerini sever. "Allahu yehubbus sabirîn." - Allah sabır sahibi insanları sever. "Allahu yehubbul muhsinîn." - Allah ihsan edenleri sever. "Allahu yehubbul muksitîn." - Allah adalet yapanları sever.
Allah’ın
bütün bu sevdiklerinin vasıfları; sabır sahibi olmaları, muttakî
olmaları, adaletle emrolunmaları... onların zirve noktaya, 27. basamağa
ulaştıklarını ifade etmektedir.
Her kim ihlasa ulaşırsa, 27. basamağa ulaşırsa, bu yolda Allah’ın sevdiklerinin (mürşidlerin) arasına girer. İşte
hamdeder şükrederiz ki, Vakıa Suresi’nde müjdesi verilen, 2. Asrı
Saadetin sahâbelerini yetiştiren, Peygamber Efendimiz’in vârisi Mehdi
Resûl’dür.
O, Allahû Tealâ’nın sevdiklerindendir. O’nun için Rabbimiz "Seni en çok seveniz, en çok seni seveniz" buyurmuştur.
Yunus Emre asırlar öncesinden Mehdi Resûl’le ilgili haber vermiştir: "Muhammedin nuru arşı bürüdü, Birleşin sancaklar SULTAN göründü. Gözümün gördüğünü söylerim size, Bir yeşil sancaklı SULTAN göründü."
Bu
Sultan, Liva-i Hamd Bayrağı’nın sahibidir. 1400 sene evvel Peygamber
Efendimiz (S.A.V)’in yaşattığı Kur’ân’daki İslâm’ı yaşatacak, kaybolan
sünnetleri oturtacak, dinleri birleştirecek Sultandır. Her dönemde
Allah’ın en zirve noktada vazifeli kıldığı zamanın imamı, Allah’ın en
sevdiği kişidir. Allahû Tealâ, Kur’ân-ı Kerim’de: "Allah ve Resûlü’ne
itaat edin." buyuruyor.
Bu konuyla ilgili olarak, bir sonraki yazımızda Resûl’e İtaat ve Edep konusunu işleyeceğiz inşallah. Allah razı olsun.
|